NÜKLEER KRİZ & Dr. Yeşim DEMİR

Facebook'ta takip et.Twitter'da takip et.
Dr. Yeşim DEMİR
NÜKLEER KRİZ & Dr. Yeşim DEMİR
18.05.2018

NÜKLEER KRİZ İRAN’A YÖNELİK SAVAŞA NEDEN OLABİLİR Mİ?

30 yıldır nükleer program bahane edilerek İran’a yönelik psikolojik savaş hep gündemde kalmış ve kalmaya da devam edecektir. İran’a karşı savaş rüzgarları estiren İsrail bu defa da nükleer silahlar üzerinden esintiyi devam ettiriyor. Son olarak 6 Mayıs’ta Lübnan’da yapılan seçimlerde İran destekli Hizbullah’ın zaferle çıkması İsrail’in sesini yükseltmesine yol açmıştır. ABD Başkanı Donald Trump’ın, 2015 yılında İran'la P5+1 ülkeleriyle birlikte imzaladığı nükleer anlaşmadan ayrılma kararı ise İsrail’e destek vermesi olarak değerlendirilebilir.  

İran’ın Nükleer Geçmişi

İslam Devrimi sonrası değişen dengeler içinde İran dış politikası da evrim yaşamış ve kendi dış politikasını yeniden belirlemiştir. Dolayısıyla bölgesel bir güç olabilmek güçlü bir askeri yapıya sahip olmakla paralellik gösterdiği için askeri kapasitenin artırılması gerektiğinden yola çıkılarak nükleer silahlara sahip olmak için çalışmalara başlamıştır.
İran’ın nükleer bilim ve teknoloji ile tanışması II. Dünya Savaşı sonunda ABD ile olmuştur. Yeni gelişen nükleer piyasadaki payını artırmak isteyen ABD 1957'de, İran ile iki yıl süren müzakereler sonrasında Atomun Sivil Kullanımına Dair işbirliği Antlaşması’nı imzalamış Machine and Foundry Şirketi Eylül 1967'de havuz tipi 5 MW üretim kapasiteli bir reaktörü İran'a teslim etmiştir. Başkan Richard Nixon'ın Mayıs 1972'de Tahran'a yaptığı tarihi ziyaret ile işbirliği daha da gelişmiştir.
1973 petrol krizi ile yükselen fiyatlar Şah'a nükleer enerji projelerinin kapsamını genişletme imkanı vermiştir. Yine aynı yıl Şah, İran Atom Enerji Ajansı'nı (İAEK) kurmuştur. 1974'te İran'da çokuluslu uranyum zenginleştirme tesisleri kurulmuş 1978’de de ABD, kullanılmış nükleer yakıtı yeniden işlemesi için İran'a “En Çok Kayırılan Ülke” statüsünü vermiştir.
1970'lerde İran'ın nükleer altyapısın genişlemesinde, İranlı uzman ve bilim adamlarının yetişmesinde sadece ABD değil Fransa ve Almanya da önemli bir rol oynamıştır.
1979 İslam Devrimi sonrası yaşanan “Rehine Krizi” İran-ABD ilişkilerinin sonunu getiren deyim yerindeyse “husumet"e neden olan bir gelişme olmuştur. ABD, nükleer alanda İran ile işbirliğini sonlandırmakla kalmayıp nükleer teknolojiyi İran'a nakletmemeleri için diğer ülkelere de baskı uygulayarak bir “engelleme politikası” izlemiştir.
1980–1988 Irak-İran Savaşı'nın, İran’ı ciddi ekonomik sıkıntıya sokması nedeniyle Humeyni tarafından nükleer santralların israf ve dine aykırı görülmesi üzerine nükleer silah programı kesintiye uğramıştır. Ancak savaş sırasında İran, yerli silah sanayinin olmamasının, Amerikan menşeli silahlarına yedek parça sağlayamamasının ve Batılı devletlere bağımlı olmasının büyük bir eksiklik olduğunun farkına varmıştır. Yine savaş sırasında Arap dünyasının Irak’ı desteklemesi de İran rejiminin korku ve endişelerini daha da artırmıştır. Edinilen bu tecrübeler sonucunda, İran’ın nükleer silah programı 1984 yılında Humeyni tarafından yeniden başlatılmıştır.  
Ahmedinejad döneminde durdurulmuş olan uranyum zenginleştirme süreci yeniden başlatılmıştır. ABD, İran’ın faaliyetlerini engellemede uluslararası toplumu kendi tarafına çekmek için çaba sarf ederken İran da, ABD baskılarını güvenliğine tehdit olarak algılamış ve bu nedenle Rusya ve Çin ile ilişkilerini geliştirmeye ve silahlanmaya ağırlık vermiştir.
İran'ın nükleer programını tümüyle denetim altına almak isteyen Batı, gözle görülür bir çifte standart uygulamaktadır. Örneğin Hindistan-Pakistan'ın karşılıklı denge denklemi içinde nükleer bomba sahibi olmalarına göz yumulması, İran'ın nükleer silah üretmesi konusunda ki rahatsızlığını açıkça dile getiren İsrail’in Dimona Nükleer Santralinden söz edilmemesi… Kısacası İran-İsrail arasında bu dengenin sağlanması istenmiyor.

Nükleer Silah gerçekten Savaş nedeni olabilir mi?

Gerçek bir savaşa neden olamaz. Öncelikle İran'ın arkasında Rusya var. Diğer yandan Basra ve Umman körfezleri arasında yer alan ve küresel petrol ticareti için kritik öneme sahip Hürmüz Boğazı İran tarafından kapatılırsa petrol varil fiyatının artışı tüm dünyayı etkiler.

Küçük çaplı bölgesel bir saldırı olabilir. Şöyle ki, yaklaşık bir ay önce Suriye'de Şam, Hama, Humus, Dera ve Süveyda’daki askeri tesislere yönelik yapılan hava saldırılarında Humus ilinin Kuseyr bölgesinde Hizbullah güçleri, Dera’da ise 89. Tugay olarak bilinen İran güçlerinin hedef alındığı görülmüştü. Bu saldırılar Lübnan’daki Hizbullah örgütünün genel sekreteri Hasan Nasrallah tarafından İsrail’in İran’a karşı savaş başlattığı şeklinde değerlendirilmişti.İsrail, İran’a yönelik olarak sadece Suriye'de saldırı gerçekleştirebiliyor. Çünkü İran'ın elindeki silahları bilmemekle birlikte Şiilerden de korkuyor. Suriye, Irak, Afganistan, Suudi Arabistan, Yemen vs. ülkelerde bulunan Şiiler İran'ı lider olarak görmektedir. Bu nedenlerle direk savaş yerine İran'ı içten yıkma çabası içinde olacakları açıkça görülmektedir.

Ülkede iç savaş çıkarmak...

İsrail’in ve müttefiklerinin öncelikle İran’daki etnik yapı üzerinden müdahale yapma girişimleri söz konusu olabilir. Bilindiği üzere PKK’nın en kapsamlı örgütlenmesi (PJAK)  İran’dadır ve Tahran yönetimine uzun yıllardır sorun yaşatmaktadır. ABD ile İsrail tarafından askeri ve lojistik olarak desteklenen PJAK, Batı Azerbaycan’ın sınır şehirlerinde etkin durumda olmakla birlikte son 15-20 günden beri bölgede genel grev ilan edilmesinde, dükkanların kepenklerinin indirilmesinde etkin olmuştur. Dolayısıyla bu durum ekonomiyi olumsuz olarak etkilemektedir. İsrail, ABD ve müttefikleri tarafından Ahvaz’da Arapların ayaklanması, Kirmanşah’ta IŞİD’in faaliyetleri, Belucistan’da Jundallah örgütünün faaliyetleri bahane edilerek BM’den uluslararası müdahale kararı çıkartmak isteyebilirler.

Yaptırımlar yolu ile İran’ı ekonomik açıdan zarara uğratmaya çalışacakları net olarak görülmektedir. Son günlerde dövizdeki yükseliş bunun bir göstergesidir. Buna karşın Trump’ın nükleer anlaşmadan ayrıldığını açıklaması döviz oranlarını yükseltecek korkusu yaratmış olsa da şaşılacak bir sonuç ortaya çıkmıştır. 8 Mayıs’ta Trump’ın açıklamada bulunduğu zaman diliminde Tümen 7200 iken 9 Mayıs sabahı Tümen 6400’lere düşmüştür.

Sonuç

ABD ve İsrail’in İran’a olası direk müdahalesi 3. Dünya Savaşı’na neden olur. Bunun bilincinde olan BM’de endişe duyduğunu dile getirmekte, İngiltere ve AB’de İran’a yönelik bir müdahaleyi desteklememektedirler. Çünkü ticari kayıp ciddi boyutlara ulaşabilir. Bölge devletlerinin de olası bir savaşın yıkıcı etkisini göz önünde bulundurarak ABD’nin, İran’ı sürekli tehdit olarak göstermek suretiyle kendilerine silah satışı yaparak kazanç sağladığı gerçeğine göre hareket etmelidirler.

 

 

Dr. Yeşim DEMİR

kimvekil.com


Bu yazı 4669 kez okundu.

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.

 

Caveman

 

Söz Vatandaş'ta

KimVekil.Com Sesli Haber

HAVA DURUMU & ANKARA

ANKARA

SON YORUMLAR

  • Mankurt

    akapenin emrinde belli işte

  • DEPREM YASIMIZ

    Tanrı Türk'ün yardımcısı olsun.

  • ÇULIM TÜRKLERİ

    Kıymetli hocam bu topluluğun Türkiye ile irtibatı nedir semavi dinlere

  • Liyakatsızlar

    SON SÖZÜ HALK SÖYLEYECEK ..... İNŞALLAH

  • Cühela

    Ümmetçilik oynuyorlar ama Müslümanlara değil (bilerek yada bilmeyerek)

EN ÇOK HİT ALAN

EN YENİ

EN ÇOK OY ALANLAR

İNTERNET DÜNYASI

WEB DÜNYASINDA YER ALIN

İNTERNET DÜNYASI

Kimvekil.Com Spor Süper Lig Puan Durumu

FACEBOOK SAYFAMIZI İZLEYİN

AY İZLENME BİRİNCİSİ

İNTERNET DÜNYASI

WEB DÜNYASINDA YER ALIN

İNTERNET DÜNYASI

KimVekil.Com © 2016 | İzinsiz ve Kaynak gösterilmeden kullanılamaz

ErsofBilişim

Ersoftbilişim.Com
Ersoftbilişim.Com